Selam Kızlar! Bugün konumuz, vücudumuzda en çok önem verdiğimiz kısım olan cildimiz ve cildimizi kışa hazırlamakla ilgili. O halde cildimiz için yapabileceklerimize bir göz atalım! 🙂
Öncelikle yaz aylarında cildimizi nasıl güneşin zararlı etkilerinden koruyorsak, kış aylarında da cildimizi soğuk ve rüzgarın zararlı etkilerinden korumalıyız.
Bu bağlamda, cildimize kullandığımız ürünlerin mevsimine uygun olması oldukça önemlidir. Yaz aylarında su bazlı nemlendiriciler ve yüksek UV korumalı güneş kremleri kullanırken, kış aylarında daha çok yağ bazlı nemlendiriciler ve aynı şekilde yüksek UV korumalı güneş kremleri kullanmalıyız.
Argan yağı, Pasiflora yağı ve Kanola yağı içeren nemlendiriciler; kış aylarında kuruyan cildimizi besleyici, cilt bariyerini yenileyici, yara ve çatlak iyileştirici olarak fayda sağlayacaktır.
- Argan Yağı: Fas’ta bulunan Arganio Spinosa ağacının çekirdeklerinden elde edilen, oldukça değerli olan bir yağdır. İçerisinde bulunan sayısız vitamin ve omega ile kırışıklıklara meydan okuyan argan yağı, aynı zamanda cildin en alt katmanlarına kadar işleyerek yoğun bir nemlendirme sağlar. Hasarlı dokuda hücre yenilenmesini hızlandırdığı için de akne, sivilce ve egzama gibi cilt rahatsızlıklarını tedavi etmede oldukça başarılıdır. Argan yağı aynı zamanda, yoğun nemlendirmesi sayesinde cildin elastikiyetini artırır ve özellikle yüz bölgesinde üretilen, doğal yağ olarak bilinen sebumu dengeler. Bu bağlamda argan yağı, yağlı cilde sahip olan kadınların bile severek kullandığı bir ürün haline gelecektir. Kış aylarında ise, tüm bu özellikle sayesinde cildin daha parlak, pürüzsüz, yumuşak ve sağlıklı görünmesini sağlar.
- Pasiflora Yağı: Güney Amerika’da yetişen ve diğer adıyla çarkıfelek çiçeği olarak bilinen bitkiden elde edilen pasiflora yağı; C, B1, B2, B5, kalsiyum, fosfor ve protein açısından oldukça zengindir. Çarkıfelek çiçeğinden elde edilen pasiflora yağı; gözenekleri tıkamadan nemlendirme etkisine sahiptir. Böylece olağanüstü bir nemlendirme ortaya çıkarır. Gözenekleri tıkamaması sebebiyle de özellikle akneye eğilimli cilde sahip olan kadınlar, rahatlıkla tercih edebilir.
- Kanola Yağı: Diğer yağların aksine besin değerleri açısından oldukça zengin olan kanola yağı, Kanada’da kolza bitkisinin ıslahı sonucu ortaya çıkan tohumların işlenmesi ile elde edilir. Bu bitkinin, yaz ve kış olmak üzere iki ayrı fizyolojik dönemi vardır. Bu iki fizyolojik dönemde yetişen kanola yağının besin içerikleri de doğal olarak birbirinden farklıdır. Kanola bitkisi tohumunun yaklaşık yarısını yağ ve dörtte birini ise protein oluşturur. Oldukça iyi bir Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri dengesine sahiptir. Ayrıca kanola yağı A, D, E, K gibi yağda çözünen vitaminlerini bol miktarda içerisinde barındırır. E vitamini sayesinde de cilt için anti-kanserojen ve antioksidan etki gösterir.
Aynı zamanda kış aylarında sadece yüzümüze değil, tüm cildimize yeterli nem desteğini ve bakımı sağlamamız gerekir.
Vücudumuzu tam anlamıyla saran cildimizin, yaşla ve dış etkenler nedeniyle yıpranması kaçınılmazdır. Ancak yılların izini ve dış etkenlerin zararlarını en aza indirmek, her zaman sağlıklı bir cilde sahip olmak da bizim elimizdedir.
Kısacası cildimiz konusunda felsefemiz: Var olanı korumak ve onu en iyi hale getirmek için çabalamak olmalıdır. Bunun için de su tüketiminden beslenme programına, düzenli spordan bakım önerilerine birçok kural bulunur.
- Cildiniz için atmanız gereken ilk adım: düzenli temizliktir! 😊 Bu bağlamda yüzünüzü, sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez temizlemeniz ve haftada bir kez peeling uygulamanız gerekir. Böylece yüzünüzdeki ölü deri hücrelerden kurtulmuş olurken, aynı zamanda kan dolaşımınızı artırarak yeni hücre oluşumunu da desteklersiniz.
- Ilık bir duş sonrası süreceğiniz cilt losyonu sayesinde, gözenekleriniz henüz açıkken daha derine işleyeceğinden, maksimum verimi elde etmiş olursunuz.
- Soğuk havalara karşı en dayanıksız olan bir diğer kısım ile dudaklarımızdır. İçeriğinde lanolin bulunan dudak nemlendiricileri, bu noktada imdadınıza yetişecektir.
- Ayrıca kış boyunca, ellerinizi sıvı sabunlardan ziyade gliserin içeren kalıp sabunlarla yıkamalı ve yıkadığınız suyun sıcaklığının fazla olmamasına özen göstermelisiniz.
Peki Cildimiz İçin Kış Aylarında Nasıl Beslenmeliyiz?
Kışın tüm zorlayıcı şartlarının gölgesinde, vücut direncinizi her zamankinden daha fazla korumanız gerekir. Bunun için her çeşit vitamin ve mineralden faydalanmanız şarttır. Selenyum, likopen, çinko ve A, C ve E vitaminleri içeren besinleri ise, bolca tüketmelisiniz.
- Selenyum: Birçok güzellik hapının da içerisinde yer alan selenyum, antioksidan özellikleri sayesinde cildin yenilenmesini ve yaşlanmasını önleyici savunma barajını güçlendirir. Tam tahıllar, balık ve hayvansal protein kaynakları bol miktarda selenyum içerir.
- Likopen: Domates başta olmak üzere çoğu kırmızı renkli sebze ve meyvede bulunan likopen, cildin oksijeni tutma ve kullanma kapasitesini artırarak cilt sağlığında önemli rol oynar.
- Çinko: Cildin katmanlarını oluşturan epitel hücreler için çok önemli olan çinko minerali, cilt yüzeyinde bulunan hücrelerin yenilenmesini ve onarılmasını sağlar. Çinkonun en iyi kaynakları; kırmızı et, badem, fındık, ceviz ve tam tahıllardır.
- A Vitamini: Rüzgarın etkisiyle sertleşen ve elastikiyetini kaybeden cildinizin dokusunu yumuşatan A Vitamini, kışın olumsuz etkileri olan kızarıklık ve kaşıntıları giderir. Karaciğer, balık yağı, süt, tereyağı, yumurta, böbrek, peynir ve yoğurt içerisinde bol miktarda A vitamini barındırır.
- C Vitamini: Kolajen üretimini destekleyerek cildin yenilenmesini sağlayan C vitamini ise, kış aylarında vazgeçilmeziniz olacak takviyelerden bir tanesidir. Narenciye grubunun yanında; brokoli, bezelye, karnabahar ve brokoli de yüksek oranda C vitamini içerir.
- E Vitamini: Çoğu cilt kreminin içinde bulunan E vitamini, cildinizin elastik yapısını korur ve yeni cilt hücrelerinin büyümesini destekler. Çiğ kuru yemişler, avokado ve tam tahıllar E vitamini açısından oldukça zengindir.