Selam kızlar! Bugün konumuz oldukça ciddi. Farkındalık oluşturmak istediğimiz bir konu ile karşınızdayız!
Biliyorsunuz ki 21. Yüzyıl moda algısı, beraberinde en çok ‘Tek Tip Güzellik Algısı’ ve ‘Sıfır Beden’ olmayı getirdi.
Öyle ki her gün gördüğümüz, izlediğimiz reklamlardaki kadın ve erkekler mükemmellik derecesinde kusursuz bir görünüme sahipler. Oluşturulmaya çalışılan bu ‘Kusursuz Güzellik’ algısı ise, maalesef normal vücut ölçülerine sahip olan kadın-erkek herkesin kendisini kötü hissetmesine neden oldu.
Sahip olunan fazla kilolar, şekil almayan saçlar, uzamayan tırnaklar, moda dergilerindeki kıyafetlerin üzerimizde istediğimiz gibi durmaması gibi sebepler, beraberinde çok ciddi bir problemi doğurdu: YEME BOZUKLUKLARI!
Anoreksiya Nervoza ise, yeme bozuklukları arasında en sık karşılaşılan örneklerden bir tanesidir.
Bilimsel açıdan anoreksiya, dış görünüşünü beğenmeme sonucu yapılan bir davranıştır. Uzun süreli ve oldukça katı bir şekilde diyet uygulamak, gerekenden çok daha az miktarda yemek ve tek tip beslenmek, anoreksiya yeme bozukluğuna sahip kişilerin sahip olduğu özelliklerdir.
Genel anlamda ergenlik döneminde başlayan bu yeme bozukluğu, başlarda yoğun olarak kadınlarda görülse de son yıllarda erkekler arasında da oldukça yaygınlaşmış durumdadır.
Bireyin erkek ya da kadın fark etmeksizin psikolojik sorunları olması ise, bu tür yeme bozuklukları geliştirmesine zemin hazırlayan faktörlerden bir tanesidir.
Yeme bozuklukları, uzmanların tam olarak nedenini saptayamadığı karmaşık rahatsızlıklardır. Buna, aile geçmişi, sosyal faktörler ve kişilik özellikler sebep olabilir
Anoreksiyanın sebepleri arasında, kişinin kendini aşırı kilolu bulması ve buna bağlı zayıflamak istemesi yer alır. Buraya kadar her şey normal görülse de asıl olay buradan sonra başlar.
Kişi zayıflasa ve hedeflediği kiloya sahip olsa dahi, bu onu asla tatmin etmez. Yeniden kilo alma korkusuyla yemek yemekten kaçınır ve daha da zayıflamaktan asla vazgeçmez.
Kısacası anoreksiyaya sahip olan bir kişinin en büyük korkulu rüyası kilo almaktır ve bunu hem zihinsel hem de fizyolojik açıdan bir takıntı haline dönüştürür.
Anoreksiyanın nedenleri arasında arkadaş ya da yakın çevrenin kişiye baskı uygulaması da olabilir. Baskı sonucu kişi görüntüsünden rahatsız olabilir ve bu durumu bir psikolojik sorun haline getirebilir. Anoreksiyaya sahip olan kişinin aklında sürekli olarak yemekler, diyet ve kiloyu düşünmeye başlarsınız. Çarpık bir beden imgeniz vardır. Herkes çok zayıf olduğunuzu söyler, fakat siz aynaya baktığınızda şişman birini görürsünüz.
Bale, mankenlik veya jimnastik gibi bedenini sürekli kontrol altında tutmayı gerektiren mesleğe sahip kişilerde de yeme bozuklukları yoğun olarak görülebilir.
- Anoreksiya yeme bozukluğuna sahip kişiler çoğunlukla bir problemleri olduğunu şiddetle reddederler. Yaptıklarını görmezler veya buna inanmazlar. Yardım almalarını sağlamak ise, çoğunlukla aile bireylerine ve sevdikleri tanıdıklarına kalır.
- Bu tip kişiler, yeme bozukluğunun başlangıç evrelerinde iseler normal kilolarında olabildikleri gibi, hastalığın aşamasına göre aşırı zayıf olabilirler.
- Anoreksik kişiler, her ne kadar zayıf olurlarsa olsunlar, daima kilo almaktan çok korkarlar.
- Kiloyu kafasına bu kadar takan anoreksikler, normal ve sağlıklı kilolarında kalmayı reddederler.
- Çok zayıf bile olsalar bile, daima kilolu olduklarını düşünürler ve aynada kendilerini kilolu görürler.
- Anoreksik kişiler, hayatlarını adeta kilo vermeye odaklarlar. Kilo verme isteği haricinde idealleri kalmaz.
- Yemek, kilo ve diyet saplantıları vardır. Bu kişiler, aşırı zayıflığının eleştirilmesini bile iltifat olarak algılarlar.
- Anoreksik kişiler, yiyecekleri miktarı aşırı sınırlarlar ve zaman geçtikçe aldıkları kalorileri daha da düşürmeye çalışırlar.
- Hasta bile olsalar çok fazla egzersiz yaparlar. Ancak egzersiz yapmayan anoreksik kişilerin olduğu da görülmüştür.
- Anoreksik kişiler, kilo alımını engellemek için laksatif kullanırlar veya idrar söktürücü ilaçlar alırlar.
Anoreksiya hastalığında erken tanı oldukça önemlidir. Çünkü yeme bozukluğu ne kadar devam ederse, vücutta o kadar hasar görür ve geri dönüşü olmayan durumlarla karşılaşılabilir.
Bu durum bireyin kendi kendine halledebileceği, kendi kendini tedavi edebileceği bir durum kesinlikle değildir. Kişinin yardım alması şarttır ve hem bedensel hem psikolojik açıdan tedavi gerektiren bir durumdur.
Bireye anoreksiya tanısı konulduktan sonra bir psikiyatristle görüşmesi gerekir. Aksi halde tedavide başarı sağlanması mümkün değildir. Bunun sebebi, anoreksiyanın bir yeme bozukluğu olmasının yanında şiddetli bir psikolojik sorun olmasıdır.
Uzmanların birlikte yürüttüğü çalışmalarla, anoreksiyanın tedavisi %100’e yakın oranla başarıyla sonuçlanır. Birey olması gereken vücut ağırlığına ulaştırılır ve vücudunda oluşan tahribat giderilmeye çalışılır.