Selam Kızlar! Kış ayları, astımı olan kişiler için oldukça sıkıntılı geçen bir zaman dilimidir.

Bu yazımızda astım hakkında merak ettiğiniz tüm bilgileri bulabilirsiniz. Haftanın son gününde, yeni bir haftaya giriş yapmadan çayınızı kahvenizi alın ve okumaya başlayın! 😊

Özellikle çocukluk çağında görülme sıklığı daha fazla olan astım hastalığı dünyada toplamda 300 milyon kişide, Türkiye’de ise her 100 yetişkinden 7’sinde görülen bir solunum sıkıntısıdır.

Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen genetik ve çevresel tetikleyici faktörlerin birleşik hareketi sonucu ortaya çıkan bu durum, kış aylarında ise pik noktasına ulaşır.

Astım Nedir? Astım ve Alerjik Astım Arasındaki Farklar Nelerdir?

Astım hava yollarının çevresel etkenlere karşı aşırı duyarlı olmasıdır.  Hava yollarında ve hava yollarını döşeyen mukoza denilen zarda şişme söz konusudur. Bu şişme, zaman zaman hava akımını engelleyerek solunum sıkıntısına neden olur. Bu dönemlere astım nöbetleri adı verilir.

Alerjik astım ise, özellikle bahar ve yaz mevsiminde görülür. Özellikle toplumun yaklaşık yüzde 20- 25’ini etkileyen ve kadınlarda yaygın olarak rastlanan alerjik nezle, tedavi edilmediği takdirde astıma neden olabilir.

Alerjiler; alerjen adı verilen, havada bulunan, küçük partiküllere karşı burnun verdiği anormal yanıt sonucu gelişir. Bazı insanlarda bu partiküller akciğerlerde alerjik astım, gözlerde de alerjik konjonktivite sonucunda kızarıklıklara neden olabilir.

Tüm alerjilerin meydana gelmesinde çevresel faktörler ve genetik yatkınlık büyük rol oynamaktadır.

Astım Genetik Midir?

Astım hastalığında genetik faktörlerin büyük bir rolü vardır. Bu sebeple hem anne hem babasında astım olan kişilerde hastalığa daha sık rastlanır.

Genetik faktörlerin rol oynadığı hastalarda alerjinin rolü de vardır. Ancak her alerjik bünyeli insanda astım olmadığı gibi, her astımlı insanda da alerji bulunmayabilir.

Astımı olmayan kişilerde herhangi bir etkisi bulunmayan faktörler, astımlı kişileri kolaylıkla etkileyebilir. Bu nedenle astımı tetikleyen faktörlere dikkat etmek son derce önemlidir.

Kış Ayları: Astım hastalığında bazı durumlar ve maddeler tetikleyici özellik taşır. Soğuk hava da bunlar arasında oldukça önemli bir yer tutar. Isı düşmesi ile birlikte nefes alıp verme hızlanmakta ve bir süre sonra burundan alınan hava yeterli olmadığında, kişi ağızdan da nefes almak zorunda kalır.

Burnun solunumdaki fonksiyonu; havayı ısıtmak, nemlendirmek ve temizlemektir. Ağızdan alınan nefes ile soğuk hava doğrudan akciğerdeki alıcıları uyarır. Bu alıcılar da astımı tetikler. Soğuk hava ağızdan değil de burundan alındığında, damarların içinden geçerek ısınır.

Bu nedenle astım hastalarının soğuk havalarda, ağız ve burnu içine alacak şekilde bir atkı ile dışarı çıkmaları, ağızdan nefes almak zorunda kaldıklarında da havayı bu sayede ısıtarak solumaları, atakları önleyici önlemlerden biridir.

Dış Ortam Kirliliği: Kış aylarında hava kirliliğinin artış gösterdiği bilinen bir gerçektir. Bu sebeple mümkün olduğu durumlarda gereksiz fiziksel aktivitelerden ve mümkün olduğunca dışarı çıkmaktan sakınılmalıdır.

Çok zorunlu olunduğu zaman, dışarı çıkmadan önce doktorun önereceği kısa etkili bir bronş genişletici kullanılmalıdır. Hava kirliliği söz konusu olduğunda pencereler kapalı tutulmalıdır.

Ev Tozu Akarları: Astım hastalığında en sık görülen alerjendir. Akarlar, gözle görülmeyecek kadar küçük canlılardır. Yatak, yastık, halı, tüylü oyuncaklar ve tekstil liflerinde yaşarlar. Yaşayabilmek için nemli ve sıcak ortamlara ihtiyaç duyarlar. Deriden dökülen ölü hücrelerle beslenirler. Kuruyarak toz haline gelen dışkıları alerjiye neden olur.

Özellikle kış aylarının gelmesi ile beraber ev çok fazla havalandırılamaz. Yatak odasındaki halılar, kadife kumaşlı mobilyalar, tüylü oyuncaklar, koltuklar, kitap gibi toz tutan eşyalar mümkünse tamamen kaldırılmalı ya da azaltılmalıdır.

Yatak, yorgan ve yastıkların sentetik olanları tercih edilmelidir. Ayrıca çarşaf ve nevresimler 60 derece veya üzerinde, haftada bir yıkanmalıdır.

Mikrobik Enfeksiyonlar: Kış ayları, salgın ve hastalık dönemlerinin yoğun olarak yaşandığı dönemdir. Astımlı hastalar ise, normale göre daha kolaylıkla solunum yollarının mikrobik hastalıklarına yakalanır ve bu hastalıklar astımlıların şikayetlerini alevlendirebilir.

Astımlılar solunum yolu enfeksiyonu geçiren kişilerle temastan kaçınmalıdır. Astımlı hastalara her yıl Eylül-Ekim aylarında grip aşısı önerilir. Mikrobik hastalıklar sırasında astım ilaçlarının dozunu arttırmak veya yeni ilaç eklemek gerekebilir.

Astım hastaları olumsuz hava koşullarından kolaylıkla etkilenebilir. Bu nedenle mümkün olduğunca soğuğa maruz kalmamalıdır. Mümkünse soğukta egzersiz yapmaktan kaçınmalıdır.

Blog Yazısını Paylaşın!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir